Franz Kafka’ya Mektup

Posted in Baget Sesi on Nisan 18, 2016 by bateristinbagetsesleri

 

 

Günümüzde çabuk tüketiyoruz her şeyi.Dönemin adıyla konuşacak olursak 4.5 g hızında başlıyor ve yaşanıyor ilişkiler.Büyüklerin dediği gibi ”Hız felakettir” haberiniz yok. Kafka mektupları yazdı Milena’ya. Cevapları var mı yok mu muamma ama en azından Kafka döktü hislerini kağıda.Şimdi sevgi belirtilerimiz bile sanal. Gülücüklerimiz,üzüntülerimizi bile smiley belirliyor.Bizi biz yapan her şeyden uzaklaşıyoruz,hissizleşiyoruz. Mektup yazan arkadaşlara selam olsun.
İsmail Şerif

 
13015328_1136910179694085_7625116646671574750_n (1)

72387_1119906474727789_3601451437512160296_n

Blok Flützedelere İthafen

Posted in Baget Sesi on Haziran 19, 2014 by bateristinbagetsesleri

Öncelikle hepimiz çocukluk döneminden bu yaşa kadar müzikle haşır neşir olmuşuzdur.Mutlu olduğumuz veya üzüntülü olduğumuz an,dostumuzla paylaşamayacağız olaylara bir şarkı sana yarenlik eder.Hoşlandığın bir kız vardır ve sen o kıza açılamamışsındır o an çalan bir şarkıyla ona seslenirsin ama onun haberi olmaz.

Benim müzikle ilk tanışmam aslında Annemin anlattığı anı bende ve annemde derin bir iz bıraktı.
Ev hanımı olan annem,ben ve kardeşimle uğraşmaktan ev işlerine yetişmeye zorlandığı anlarda veya uyutmakta sıkıntı çektiği zamanlarda şarkılar büyük yardımcı olmuş.
Yine ev işlerinin yoğun olduğu zaman ben yeni yeni emekliyorken mutfakta çalan şarkıyla arkama bakmadan kaçışım ve oturma odasına sığınışım şu an hatırladığında bile gülmesine sebep oluyor.
Bu arada şarkıyı merak eden arkadaşlara Zülfü Livaneli Kan Çiçekleri
Şarkıyı bilen arkadaşlar şarkının can alıcı bir girişi vardır sazlar ve davulla işte o müzik başladığında ben arkama bakmadan kaçış o kaçış.
Bunu anne ve babamın teybe beni uyutmak için kaydettikleri kasetler izledi.
Belirli bir zaman sonra hatırladığım babamın eve oyuncak iki adet sazla gelmesiydi.Hatırladığım kadarı ile saz pembe içinde köy resmi ve köyün içinden dere akıyor.
Çocuk aklıyla biz onu oyuncak sandık,kardeşimle bir birimize vurmaya başladık.
Babam birbirimize zarar vermemize sinirlenip sazları saklayınca ilk müzik aleti tecrübemiz hüsranla sonuçlandı.
Daha sonra aklım ermeye başladığında olaya Sadi dayım el koydu.Her misafirliğe gittiğimizde ilerleyen saatlerde kasetçalara hayranı olduğu Cem Karaca kasetleri koyar şarkıları üstüne anne babamla konuşurlardı.
Kardeşim ve kuzenimle Raptiye Rap Rap şarkısını oyun haline getirmiş masanın etrafında asker adımlarıyla turlardık.
Şu an müzikal alt yapımın temelini Cem Karaca oluşturdu.Cem Babaya  Göğe selam olsun.Okul zamanı gelip başladığında sıkı bir müzik sever ve Anadolu Rock tabir edilen türün dinleyicisiydim.Cem Karaca Barış Manço şarkılarını ezbere bilir söylerdim o dönem Haluk Levent müzik dünyasında adını duyurmaya başladı.
Akdenizli uzun saçlı bu genç adam yeni nesil Anadolu Rock sanatçısıydı ve takip etmeye başlamıştım.
Adanalı olan sanatçı her sene Mersinde konser verir ve bende her konserine gitmeye çalıştım.
Hatta bir ara 38 derece ateşle konsere gittim,konser esnasında ter atınca kendime gelmiştim
.Diyeceksiniz bu kadar iyi müzikseverin Müzik dersi 5 olur.Yanılıyorsunuz sevgili  kardeşlerim.
İnanıyorum sizlerde benim gibi 90 dönemi öğrencileri blok flüt denen müzik aletinin gazabına uğradınız.
Hocamız selam olsun bu arada öğrettiği eserler Ay dede,küçük çoban vb nadide eserlerdi.
Bizim o eserleri sözlüde eksiksiz çalıp bitirmemiz bekliyordu.Bir sözlü esnasında adımı duydum tahtaya kalktım.
İsmail  Ay dede eserini çalmanı istiyorum dedi e istemek hakkıydı hocanın.
Hocam dedim Ay dede çalamıyorum ama onun yerine Haluk Levent çalsam olur mu dedim gayet masumane bir cevapla.
Hocam hayır al çalabilen birini çıkın dışarda çalışın dedi
.Biz çıktık arkadaşımla okulun etrafında tur attık simit şalgam keyfi yaptık çıktık sınıfa.
Hocam çalıştın mı dedi yok dedim ve kaçınılmaz son 0 aldım.
Evet müzik dersim 0 düşecekti ve hoca annemi çağırdı.
Annem oğlumun neden yeteneği yok diye üzüldü tabi bana o hocadan org dersi aldırdı itiraf ediyorum zorla.
Bir hafta gidiyorsam derse iki hafta gitmedim.Sonuç olarak senin oğlanda yetenek yok denildi.Annem haklı olarak üzüldü tabi ama yıllar sonra bakın neler oluyor.
O dönem Haluk Levent her sene Mersine gelmeye devam ediyor  ve ben konser esnasında bateriste ve bateri çalmasına odaklanıyordum.
Finale az kaldı sevgili okuyucular.
Liseye geçtiğimde artık bende bir bateri merakı başlamıştı.
Okul çıkışlarında müzik aletleri satan dükkanların önünden geçer dakikalarca bateri ile konuşurdum.
Seni bir gün alacağım,çalacağım,bu hayattan kurtaracağım gibi.
Lisenin sonlarına doğru okulda bir konser düzenlenecekti bir hocamızın oğlunun grubu sahne kurma işlemi bizim sınıfa verilmişti.Tiyatro salonuna girdik müzik grubu ekipmanlarını kurmuş hava almaya çıkıyorlardı.
Ben dayanamadım geçtim baterinin başına çalmaya başladım,çalma dediğime bakmayın halı silker gibi bam güm vuruyorum.
Sesi duyan grup elemanları geldi aramızda sözlü tartışma çıktı ne hakla çalarsın vs  o an dedim ben bu aleti çalacağım bir grup kuracağım konser vereceğim bu okulda ve siz dağılmış olacaksınız.
Öss sınavı zamanı dershanede tv’de bir grup dikkatimi çekti Gece Yolcuları.Unut Beni şarkısını bilirsiniz.
Şarkıyı bilen arkadaşlar hatırlamıştır bilmeyenler için 5 kişiden oluşan grup eski bir arabanın üstünde oturur ve Unut Beni Sevgilim Ben Unutmuyorum diye haykırır.Bu grubu beğenmiş ve takip etmeye başlamıştım.Mersine konsere geleceklerini duyduğumda konsere bilet aldım ve tek başıma gittim konser salonuna.Konser başladı ve ben grubun tüm şarkılarını biliyor eşlik ediyordum.Grubun dikkatini çektim konser bitimi grup otobüse binerken yakaladım onları.Dedim bende bir grup kurmak istiyorum bateri çalmaya niyetim var.Grup elemanlarının söylediği bir söz benim için milat oldu ”Hayallerinin peşinden git”.Bende öyle yaptım daha bateri çalmayı bilmiyorken grup kurdum.Tatlı salonunda çalışıp bateri aldım ve kursa gittim daha sonra Albatros adını verdiğim grubu kurdum.
2006’dan bu yana pop rock tarzında şarkılar çalıyor,yer yer sahne alıyor,besteler yapıyoruz.

Bateristin Baget Sesi

 

 

 

 

Tahir Zühre Meselesi

Posted in Baget Sesi on Ekim 23, 2012 by bateristinbagetsesleri

Tahirle Zühre Meselesi Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil, bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte yani yürekte. Meselâ bir barikatta dövüşerek meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken meselâ denerken damarlarında bir serumu ölmek ayıp olur mu? Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil. Seversin dünyayı doludizgin ama o bunun farkında değildir ayrılmak istemezsin dünyadan ama o senden ayrılacak yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı? Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık yahut hiç sevmeseydi Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden? Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

24 Eylül 1945

Posted in Baget Sesi on Ekim 23, 2012 by bateristinbagetsesleri

En güzel deniz:
Henüz gidilmemiş olanıdır.
En güzel çocuk:
Henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz:
Henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
Henüz söylememiş olduğum sözdür…

Nazım Hikmet Ran

İnsanlar Gider

Posted in Baget Sesi on Ekim 23, 2012 by bateristinbagetsesleri

insanlar gider şarkıları kalır
şarkılar var uzun
yüzyıllar dolanır
şarkılar var kısa
söylendiği yerde kalır
şarkılar var benim şarkılarım
söyletmezler içimde kalır.

 

Aziz Nesin

Seni Sevmişsem

Posted in Baget Sesi on Ekim 23, 2012 by bateristinbagetsesleri

Seni sevmişsem söylemişsem doğrudur
Sana ayrılan içimin yarısından çoğudur

Bağırıp gecelere terk etmişsem rüyaları
Bozulmuşsam mutlaka gördüğüm rüyadandır

Seni sevmişsem söylemişsem doğrudur
Sana ayrılan içimin yarısından çoğudur

Seni aramışsam yıllarca köşe bucak
Bulmuşsam ki doğrudur ölüm ayırır ancak

Bağırıp gecelere terketmişsem rüyaları
Bozulmuşsam mutlaka gördüğüm rüyadandır

Seni sevmişsem söylemişsem doğrudur
Sana ayrılan içimin yarısından çoğudur

Anlatamıyorum

Posted in Baget Sesi on Ekim 23, 2012 by bateristinbagetsesleri


Ağlasam sesimi duyar mısınız,  
Mısralarımda; 
Dokunabilir misiniz, 
Gözyaşlarıma, ellerinizle?  
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, 
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu 
Bu derde düşmeden önce.  
Bir yer var, biliyorum; 
Her şeyi söylemek mümkün; 
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; 
Anlatamıyorum.  

Orhan Veli Kanık

 

Mar Filmi Tanıtım

Posted in Baget Sesi on Mayıs 20, 2012 by bateristinbagetsesleri

Konusu: Taşrada yaşayan öksüz iki kardeş ve eli kolu bağlı bir babanın hayata tutunma çabasını ele alıyor. Güven; yağan yağmurla aşkının ilk tohumlarını yüreğine eker. Yılmaz; güneş kızgınlığı kadar aşkın ilk dokunuşları bedeninde derinden hisseder. Hacı Halil ise yüreğindeki ve bedeninindeki eksik parçalarla son bir yola çıkmak ister.
Üçü de yalnız ve bu ıssızlığı kapatacak bir sevgi-kadın arayışı içinde. Ama o kadınlara ulaşmak, coğrafyanın engebeli arazisi kadar zor ve meşakkatli, sosyal ve kültürel olarak da bir o kadar imkansız gibidir. Küçük bir yerde, küçük düşler görmeye çalışan bu insanlar için hayat her an hırçınlaşabilir. 

Oyuncular: VOLGA SORGU – YILMAZ ŞERİF – BEGÜM KÜTÜK – MAHMUT GÖKGÖZ – GÜRAY KİP – YILDIRIM ŞİMŞEK – DERSU YAVUZ ALTUN – YILMAZ ERZİNCAN – DEMET ÖZTÜRK

Müzik.Can Erzincan 

Senaryo/Yönetmen: Caner Erzincan

http://www.marfilmi.com

MAR

Posted in Baget Sesi on Mayıs 20, 2012 by bateristinbagetsesleri

MArrr

Mar Fragman

Posted in Baget Sesi on Mayıs 20, 2012 by bateristinbagetsesleri